24 Ekim 2011 Pazartesi

Kirpinin Zarafeti/Muriel Barbery



Kirpinin Zarafeti adlı kitabı neredeyse iki yıldan beri duyuyorum. Birçok blogta rastladığım bu kitabla ilgili olarak okuyan herkesin, olumlu yorumları olduğunu gördüm. Konusunu okuduğumda ise bir hayli ilginç geldi. En sonunda kazıdan döndüğümde yaptığım kitap alışverişinde bu kitaba da yer verdim. Bu kitabı geçtiğimiz eylül ayında okudum. Fakat yogunluktan dolayı henüz şimdi yazabiliyorum. Kitabı bitirir bitirmez hemen filmini de izledim ve filmi de bir hayli güzel ve kitapla parelel giden bir yapım olduğunu söyleyebilirim.
Kitab, Paris'in Grenelle sokağında lüks bir apartman dairesinde geçmektedir. Apartmanın kapıcısı Reneé Michel, hayatını kitap okumaya adamış, japon filmlerine hayran, kedisiyle yaşayan 50 yaşlarında dul bir kadındır. Apartmanın 7 numarasında yaşayan ailenin en küçük üyesi olan Paloma ise 13. yaşgününde  kendini öldürmeyi planlamaktadır. Çünkü Paloma herkesin sonunun kavanozdaki kırmızı bir balık gibi olacağını düşünmektedir. Bilgili ve kültürlü bir kız olan Paloma, şimdiye kadar her şeyi yaşadığını ve 12 yaşındaki bir kıza göre çok şey bildiğini ve bu nedenle yaşamaktan vazgeçtiğini dile getirmektedir. Kitaptaki olaylar apartmana  Bay Ozu'nun gelmesiyle değişir ve hızlanır. Bay Ozu, apartmandaki diğer insanlara benzememekte, sade bir yaşam süren bir kişilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Olaylar aslında, Ozu'nun, Reneé'nin değişik bir kapıcı olduğunu fark etmesiyle başlar. Dışardan bakıldığında sadece kapıcı gibi görünen Reneé'nin ardında sakladığı, herkesten gizlediği bir gizemi, bir yaşamı olduğunu düşünür ve Renee ile diyolog kurmaya başlar. Paloma'da,, Ozu'nun gelmesiyle kendini öldürme fikrinden vazgeçmeye başlar ve Renee ile  O da yakın bir diyalog kurmaya başlar. Paloma, Reneé için " Kirpinin zarafeti var: Dışardan dikenlerle zırhlı, tam bir kale, ama bence içinde kirpiler kadar doğrudan bir rafinelik var. Onlar haksız yere duyarsız, uyuşuk görülen, şiddetle yalnız ve korkunç bir şekilde zarif hayvanlar" bu betimlemeyi yapar. Zaman içinde Reneé, Bay Ozu ve Paloma çok yakın dost olurlar. Kitabla ilgili aktaracaklarım bundan ibaret.
Kitabı bitirdikten sonra içimi biraz hüzün kaplarken, bir an olsun elimdeki kitabın hiç bitmemesini istedim. Kitaplarımı genellikle büyük bir titizlikle okurum ve genelde kimselere vermeye kıyamam. Ama bu kitabı okurken dayanamayıp, birçok yeri işaretledim. Aslında kitaptan alınacak birçok ders var. Dış görünüşüne ya da bulunduğu mevkiye göre değerlendirme yaptığımız insanların aslında çok farklı olabileceklerini, gözümüzde çok büyüttüğümüz insanların ise aslında boş, yavan ve gereksiz bir hayat sürdüklerini görmemizi belki de bu kitap sağlıyor. Olaylara ve herkese karşı hümanist bir açıdan baktığım ve yaklaştığım için bu kitabın konusunu, verdiği öğütleri  çok sevdim.
 Filmi de bir hayli güzeldi. Neredeyse kitabla parelel gitmekte olduğunu gördüm. Karakter analizleri ve oyuncu seçimi gerçekten çok başarılı olmuş. Filmi izlemenizi de ayrıca tavsiye ediyorum. Türkçeye " Yaşamaya Değer " olarak çevrilmiştir.

19 Ekim 2011 Çarşamba

Midnight in Paris


Sevgili Arkadaşım Sezen geçenlerde kitap klubu üyelerine bu filmle ilgili bir mail attı. Bu ay kitap klubu olarak Amerikan Edebiyatından Scott Fitzgerald'ın Muhteşem Gatsby adlı romanını okuyoruz. Hatta okuduk, sadece geriye biraraya gelip toplanmamız kaldı. Bu ayın sahibi Selmin Abla, bize önerdiği 4 romancıdan biri de Fitzgerald idi. Sezen'in tavsiyesine uyarak filmi izledim ve resmen aşık oldum. İnanılmaz güzel bir filmdi. Yönetmen koltuğunda Woody Allen oturur ve film Paris'te çekilirse zaten o filmin kötü olma olasılığı sanırım % 1' dir:) Film ilk sahneden sizi kendisine çekiyor. Paris'in o muhteşem mimarisi karşısında kendinizden bir kere daha geçiyorsunuz. Film aslında 2010 yılı dolaylarında geçerken, gece yarısından sonra Paris sokaklarında değişik bir havaya bürünüyor ve zamanda yolculuk yapma imkanı doğuyor. Baş kahramanımız geceyarısında tesadüfen yolunu kaybettiği sırada 1930'lı yıllara yolculuk yapıyor. Orada kimlerle mi tanışıyor. Hemingway, Dali, Picasso, Zelda-Scott Fitzgerald ve daha bir sürü ünlü kişiyle tanışıyor ve arkadaşlık kuruyor. Filmin detaylarını anlatmak istemiyorum, çünkü o heyecanla sonunu yazmaktan korkuyorum. O nedenle en kısa zamanda izlemeniz dileğiyle. İyi Seyirler.