16 Kasım 2012 Cuma

Bizans Sultanı/ Selçuk Altun


Merhabalar, bu ay kitap klubu için Selçuk Altun'un Bizans Sultanı adlı kitabını seçtik. Selçuk Altun'un ilk okuduğum kitabı Yalnızlık Gittiğin Yoldan Gelir isimli eseriydi. Bundan neredeyse 11 yıl önce okumuştum. O zamanlar kitap okuma amacım edebi zevk almaktan çok yeni şeyler öğrenmek, bilmediğim ülkelerde dolaşmak, tanımadığım yazarlarla tanışmaktı. Bu açıdan Selçuk Altun benim için çok doğru bir adres olmuştu.  Şu an o kitabı düşündüğümde sanırım konusundan çok bana katmış olduğu bilgileri hatırlamaktayım. Buket Uzuner'in kitaplarını da o dönemler belki bu yüzden seviyordum. Selin ve Cemle Yolculuklar isimli kitabında ne kadar yeni yazarla tanışmıştım.  New York Seyir Defteri isimli gezi kitabını okurken ne kadar heyecanlanmıştım. Fakat yıllar geçtikçe insanların algısı, istekleri ve beğenileri ister istemez değişiyor. Bu durumda insanoğlu için beklenen bir durum olsa gerek. Bu nedenle Selçuk Altın'un bu kitabını okuduğumda çok fazla bilgi vermesi beni biraz sıktı. Aslında konusu, kurgusu o kadar insanı çekiyor ki kitabı elinizden bırakmak istemiyorsunuz. Ama arada verilen bilgiler belki konuyu ve bizans tarihi ile ilgili az çok bilgi sahibi olmamdan mı bilmiyorum beni biraz sıktı. 

Kitabın konusuna gelince, Olay, İstanbul'un tarihi semtlerinden biri olan Galata'da başlıyor. Galata'yı Galata yapan kulesiyle ilgili bilgi verilmesinin ardından tarihle içice geçen bir yolculuğa çıkıyoruz. Yeri geliyor Trabzon'a uğruyoruz, yeri geliyor Londra'ya, Los Angeles'a gidiyoruz bazen de İstanbul'a geri dönüyoruz. Kentler arasında yolculuk yaparken Bizans Tarihi'nde olmuş olaylara da göz atıyoruz. Kitabın kurgusu aslında çok enterasan, 11. Konstantin'in son kuşak torunu olarak bilinen kitabın baş kahramanı Halas isimli bir kişi olduğunu kurgusal olarak öğreniyoruz. Halas istanbulda doğmuş iyi bir eğitim almış bir kişi. Kitapta Halas'ın anne tarafından soyunun bizans imparatoruna dayanması bir hayli ilginç geliyor. 11. Konstantin'de bilindiği üzere Fatih Sultan Mehmet'e yenilen son bizans hükümdarı. Bazı kaynaklar imparator'un öldüğünü bazıları da kaçtığını söylese de kitapta bir torunu olduğunu kurgusal olarak öğreniyoruz. Halas bunu öğrendikten sonra dedesinin sırrını bulmaca misali çözmeye başlıyor. Bu sayede de bizi de bir  gezi turuna çıkarıyor. Halas Bizansla ilgili kitaplar, makaleler okuyarak bu konuda bilgi sahibi olurken, Bizans'ın önemli şehirlerinden olan İznik, Antakya ve Trabzon'a gidiyor. Selçuk Altun ara arada bizansla ilgili bize bilgiler vermeyi ihmal etmiyor. Kitabın bölümleri Yunan alfabesindeki harflerden oluşması çok hoş olmuş. Bu arada Bizans sülaleleri arasında en sevdiğim de son sülale olan Paleologoslar'dır. Bizans Tarihi'nin yanı sıra sanatına da baktığımızda ikonalarıyla çok renkli ve bir o kadar da geniş bir persfektife sahip bir kültür. Rönesansı başlatan daha doğrusu buna neden olan bir kültür. Bu nedenle Bizansı Roma'nın bir devamı olarak görmekten çok başlı başına bir uygarlık olarak algılamaız çok daha doğru olacaktır. Mor'un ihtişamı, o döneme ait yapılan kiliselerin görkemi aslında birçok şeyi açıklar niteliktedir. Tarih ile edebiyatın harmanlandığı ama günümüze de yansıltıldığı güzel bir kitap olmuş. Selçuk Altun'un bu kitabı tarihi bir roman değil tabiki ama arkada yararlandığı kitapların kaynakçasını verseydi biz okurlar için bir hayli yararlı olacaktı diye düşünmekteyim. 

Bu kitapta geçen Godot kelimesinin açılımı ile ilgili yaptıgı yorumla da Selçuk Altun kendi görüşünü belirtiyor ve yabancı basında bu görüşü edebiyatçılar tarafından kabul görüyor. Sanırım bir yazar için çok önemli bir adım olsa gerek. Bununla ilgili yazı için bk. http://www.edebiyathaber.net/godotnun-cozulen-sirrini-beckett-uzmanlari-kabul-etti/

Kısacası tarihi seviyorsanız, Selçuk Altun'un edebi dilini seviyorsanız okumanızı tavsiye ederim. Herkese şimdiden iyi okumalar.