1 Temmuz 2010 Perşembe

Lizbon'a Gece Treni- Pascal Mercier





İki yıl önce bir dostumun tavsiyesi üzerine bu kitabı alıp, kitaplığıma kazandırdım. Bu kitabı okuyan arkadaşım, o kadar etkilenmişti ki kitabı iki kez okumuştu. Kitabı ilk kez 2008 yılında okudum. İkinci kez ise bundan 4 ay önce kitap klubunden arkadaşlarla ayın kitabı olarak okuduk. Kitap, gerçekten iki kez okunmaya değecek türden bir eser. Kitap Hellence ve Latince hocası Gregorius'un bir kadının peşinden Lizbon'a gitmesiyle başlıyor. Aslında kitabı okurken kurgunun bu kadın üzerinde yogunlaşacağı düşünürken, bir anda sahneye Prado adlı karakter çıkıyor. Kitap bu iki insan etrafında dönüyor. Prado'nun sahneye çıkmasıyla birlikte, okuyucuda onunla birlikte içsel bir yolculuğa çıkmakta ve bu yolculukta hayatımızdaki her şeyi düşünmemize ve sorgulamamıza neden olmaktadır.

Ailesi yüzünden istediği mesleği seçememiş, sadece babasının istediği üzerine doktorluğu seçen ve bu işi sadece bir zorunluluktan dolayı yapan Prado'nun hayat hikayesi ile karşılaşırız. Prado dışardan bakıldığında çok silik bir kişi olarak gözükse de yazdıklarına bakılınca, ruhen ne kadar dolu, sorgulayıcı ve enterasan bir insan oldugunu görmekteyiz. Kitap felsefi çıkarımlar üzerine kurulmuştur. Kitabın sayfalarını düşünmeden çeviremiyorsunuz. Dili akıcı olsa bile, kitap bir çırpıda bitmiyor, zaten siz de bitmesini istemiyorsunuz. Kitapta Prado'nun kendi yazmış olduğu kitabı okuyan, araştıran, onun ailesi ve yakın dostlarıyla tanışan ve birazcık ta olsa Prado'yu tanımaya çalışan Gregorius'u görmekteyiz. Gregorius karakterinde beni en çok etkileyen, bir kişi ufacık bir kıvılcımla hayatındaki her şeyi geride bırakıp sırt çantasını alıp Bern'den Lizbon'a giden bir trene biner mi? Buna kim cesaret edebilir. Prado karakterine geldiğimde ise her şeyi en ince ayrıntısına kadar sorgulayan bu muhteşem karakterin son demlerinde bir aşka yenik düşmesi ve ilk defa ne olursa olsun bunu karşı tarafa belli etmesi beni çok etkiledi. Çünkü Babası tatmin olsun diye doktor olan, evlenmiş olmak için Fatima ile evlenen ve onu mutlu etmeye çalışan, karısı öldükten sonra, ona minnet duygusuyla yanıp tutuşan kız kardeşiyle yaşayan bir adamın son demlerinde yaşlılık döneminde aşık olması..... Beni çok etkilemişti. İnsan bir yerde zincirlerini kırabiliyor ve ruhunda olup bitenleri kağıda aktaran bir insanın çocuk bir hale dönmesi, aslında birçok açıdan karakteri sorgulamamıza neden oluyor. Kitap her açıdan okunmaya değecek bir kitap. Açıkcası biz kitaptan çok etkilendik. Tavsiye ederim.:))

Not:Kitap her yerde bulunmuyor.


4 yorum:

  1. cidden başucu kitabı olarak her daim okunması gereken bir kitapmış lizbon'a gece treni...bunu keşfetmemi ve tam baskısı tükenmişken almamı sağladığı için bella nomisma'ya teşekkürü bir borç bilir,okuyanın bir daha okumasını;okumayanın da tez zamanda edinmesini tavsiye ederim ama baskısı olmadığı için bu biraz zor maalesef:(

    YanıtlaSil
  2. Kitabın özetine ve yorumlara baktığımda çok güzel bir kitap karşımda duruyor. En kısa zamanda okuyacağım, bir daha ki sefere kitapla ilgili yorumumu büyük bir zevkle burada paylaşmak isterim ve de konuşmak. Teşekkürler ...

    YanıtlaSil
  3. erken uyanılmış bir tatil gününde, radikal-kitap ekinin işaret ettiği bir kitap ve gugılın işaret ettiği adresler.

    okuduğum eleştiri yazılarından sonra, "galiba bu kitap başıma bela olacak," derken buldum kendimi.

    yeniden basılmış kitap, iyi ki basılmış.

    YanıtlaSil
  4. Benim de okumayı çok istediğim kitaplardn:)

    YanıtlaSil