30 Haziran 2010 Çarşamba

Bandırma- Ergili

Bu yıl yolum Bandırma’nın Ergili köyüne düştü. 2,5 ayım bu köyde geçti. Tabi ki kazı için orada bulundum. Bandırma’nın en çok neyini sevdin derseniz, size söyleyeceğim tek şey İstanbul’a dönüşünü sevdim:) Orada çok yoğun bir tempoda çalıştık. Oradaki çalışmalardan çok yorulsam da çok şey öğrendim. Aslında tam bir okul gibiydi. Ergili halkı da sıcakkanlıydı. İşçilerin bazıları neşeli kişilerdi. Özellikle Rambo isimli bir işçimiz vardı. İnanılmaz çalışıyordu ve bu çalışmanın yanı sıra bizi en çok o güldürüyordu. Rambo dur diye bağırmasak, magmaya kadar inerdi sanırım:)) Boşuna, Rambo demiyorduk:) Bu kazıdan da az da olsa çok güzel arkadaşlıklar edindim. Az olsun, öz olsun, sağlam olsun:) Çok eğlendiğimiz anlar da oldu. Konteyner için dökülen betonlu alan, bizim akşam çalışmaktan kafayı sıyırdığımız anlarda hızır gibi yetişen bir alan oldu. Gecenin 00.30 ‘da bir grup insanı o beton blogun üzerinde göbek atarken görebilirdiniz:)) Bu kazı sezonu ne kadar Çingene şarkıları varsa öğrendim. Ramazan’ın favori şarkısı olan “Abe kaynana naptın bize” şarkısıyla bir grup arkeolog, mimar ve restratör’ü o pistin üzerinde göbek atarken, söylerken, gülerken görmeniz muhtemeldi.

Of günlerimizde tabiki Bandırma sokaklarını arşınlayıp, çılgınca alışveriş yapardık. Aldığım paraların yarısından fazlası, Bandırma’daki dükkanlara gitmiştir:)) Artık Hocalar, “keşke size paraları kazı sezonunun sonunda verseydik. En azından bu kadar harcamazdınız” demeye başlamışlardı. Cumartesi akşamları dünya müzikleri eşliğinde yemeklerimizi yerdik. Yemeğimiz ızgara tavuk, bazen balık ve çeşitli mezelerden oluşmaktaydı. Bunu sadece cumartesi akşamları yapmamızın nedeni, ertesi günü tatil günümüzün olmasından ileri geliyordu. İspanyalca, Yunanca, Klasik müzik, Country müzikleriyle geçen uzun bir gece olurdu. Pazar sabahları yine müzikle uyanırdık. Yine yabancı müzikle güne merhaba derdik. Fakat o tatil gününün hiç bitmemesini isterdik. Ertesi günü 05.30 kalkacak olmamız, uykuyu sevenler olarak bir işkenceydi. Bandırmaya yolunuz düşerse direk Erdeğe gidin:) Bandırma’nın içini gezerseniz çiğ börek yiyin. Çiğ böreği ile meşhur. Birde tavuk fabrikalarıyla, Türkiye’nin bütün ünlü tavuk fabrikalarının hepsi orada:)

Kazı alanı, Manyas kuş gölüne çok yakındı. Sabahın altısında bir sürü güzel kuş üzerimizden uçardı. Gökyüzünde o kadar güzel süzülüyorlardı ki, fotolarını çekmeden edemedik:)) Kazı alanında yediğimiz domatesli salataların, konserve barbunyaların zevki bir başkaydı. Orada insan bir başka kimliğe bürünüyor.:)) Çalışma arkadaşlarım çok iyilerdi. Hepsine buradan tekrar tesekkür ediyorum. Her şey rağmen güzel bir sezondu.:) Daha nice güzel kazı sezonlarına

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder