27 Haziran 2010 Pazar

Merhabalar

Merhabalarrr,

Blog’ta yazılarıma başlamadan önce kendimden az da olsa bahsetmek istiyorum. Çoçukluğundan bu yana tarihin kapsamına giren her şeyi sevmiş, sürekli araştırmış, öğrenmekten sıkılmamış, dedesinin Osmanlı tarihi ciltli kitaplarını, ilkokul yıllarının yaz tatillerinde en büyük uğraşı kabul etmiş, bıkmadan, sıkılmadan İmparatorlar’ın hayat hikayelerini okumuştur. Orta okul yıllarına geldiğinde Halkla İlişkiler Okumaya karar vermiş, Lise’de bu fikrinden caymış, Dedesi gibi Tarih öğretmeni olmaya karar vermişken, Arkeolojiyi kazanmıştır. Tarih’e yardımcı dal olan Arkeoloji’ye ilk başta ısınamamış, fakat gittiği kazılar, derslerinin hemen hemen hepsinin dia eşliğinde film tadında olması, bu mesleği bilimsel anlamda sevmeye başlamasına neden olmuştur. Yaz tatili nedir bilmez. Yazları sürekli çalışır:)

Hayatta en değer verdiği şey ailesi ve dostlarıdır. Kalıcı dostluklardan yanadır. Sabun köpüğü dostluklardan, menfaate dayalı ilişkilerden asla haz etmez. Denizi çok sever. Canı sıkıldığında kendini sahile vurur. Yürür ve denizi seyreder, ya da bir kitapçıya girip, kitap kokusunu içine çeker. Bazen arkadaşları kendisine çok kırılgan olduğunu söyler. Bazen onlara hak vermeden edemez:) İnsanları kırmamaya özen gösteririr. Herkesi olduğu gibi kabul eder. Kimseyi değiştirmek istemez, herkesin düşüncesine, hayata bakış açısına saygı duyar. En büyük zevki evde yatagının üzerine yatıp saatlerce kitap okumak ve film izlemektir. Genelde Antik Dönem ve Tarihi filmlerin yanı sıra biyografi tarzındaki filmlere bayılır. Çünkü insanların hayat hikayeleri onu çok çeker. Her insandan öğreneceği bir şey olduğuna inanır.

Avrupa yakasından daha çok Anadolu yakasını sever. Çünkü kendisi sakinliği sever. Avrupa yakasının o karışıklığı ve gürültülü hali onu hep yormuştur. O yüzden en çok Anadolu yakasınını sevmektedir. En sevdiği semt Moda, Cihangir, Nakkaştepe ve Üsküdar’dır. Çünkü ona göre İstanbul’un en güzel manzaraları oradan bakıldığında görülmektedir. En sevdiği yemekler arasında makarnanın tüm çeşitleri ve içinde tavuğun oldugu bütün yemekler onun için vazgeçilmezdir. Bazen çok lüks bir restoranda yemek yemeyi severken, bazenda Galata’da Kadıköy’de ekmek arası yediği balığı hiçbir şeye değişmez. Her yemeği denemekten zevk alır. Asla klasik bir yemek kültürü yoktur. Yeniliklere her zaman açıktır. Eskiden boş vakti çok oldugu için şiir ve kısa hikayeler yazardı. Eski müziklere bayılır. Jazz ve Blues’un yanı sıra klasik müzik hastasıdır. En sevdiği koku menekşe, en sevdiği renkler mor ve mavidir. Şu anda tek istediği yüksek lisansını bir an önce bitirmektir. :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder